DÜNYA TÜBERKÜLOZ GÜNÜ’nde ZOONOTİK TÜBERKÜLOZ
24 Mart 1882’de Robert Koch’un tüberkülozun etkeni olan Mycobacterium Tuberculosis’i keşfettiği gün olan 24 Mart tarihini Dünya Sağlık Örgütü Dünya Tüberküloz Günü olarak ilan etmiştir.
Peki Mycobacterium Bovis’i yani zoonotik tüberküloz etkenini biliyor muyuz?
Çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde, enfekte süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi gastrointestinal tüberküloza neden olmakta ve komşuluk yoluyla diğer karın boşluğundaki doku ve organlara yayılabilmektedir. Doğru yöntemlerle pişirilmeyen etlerle de bulaşma görülmektedir. Gıda değeri olan hayvanlardan insanlara, daha sonra insandan insana bulaşmaktadır. Hayvan sürülerinde düzenli taramalarla tespit edilebilen bir hastalıktır.
Türkiye’de çok konuşulmasa da, 2016 yılında Liverpool/İngiltere’de Düzenlenen 47 Dünya Akciğer Sağlığı Kongresi öncesi Londra’da yapılan bir toplantı ile sonuç bildirgesine alınmıştır. Görüş yazısında imzacı olanlar arasında Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü, FAO, Hastalık Kontrol ve İzleme Merkezi gibi insan ve hayvan sağlığı alanındaki kurum ve kuruluşlar vardır. Konuya Tek Sağlık yaklaşımı bağlamında görüş bildirmişler ve sağlıkta disiplinlerarası işbirliğinin önemini bir kez daha vurgulamışlardır.
Akciğer tüberkülozunda kullanılan BCG aşısı da aslında bu Tek Sağlık vurgusunu güçlendirmektedir. BCG aşısı, Mycobacterium Bovis basillerini içerir ve adını aşıyı geliştiren bilim insanlarının isimlerinin ilk harflerinden almıştır. Albert Calmette, Fransız doktor, bakteriyolog ve immunolog ve Camile Guerin, Fransız veteriner hekim, bakteriyolog ve immunolog … Yani bir tıp doktoru ve bir veteriner hekim birlikte geliştirmişlerdir aşıyı.
Zoonotik tüberküloz teşhisi zor bir hastalıktır, testlerle sürüde tarama yapılarak tespit edilebilir; bunun için de özellikle kontrollü kesimler önemlidir, kesim sırasında fark edilen hastalık hayvanın geldiği sürünün muayenesi için olanak sağlamaktadır.
Türkiye’de ne yazık ki birçok belediyenin kendi inisiyatifinde, aktif ve düzenli çalışan mezbahasının olmaması, kentlere kontrolsüz et girişlerinin yoğun olması, yani kesimlerin ve kesim sonrası etlerin kontrol edilemediği süreçlerin varlığı tüberkülozun teşhisini zorlaştırmakta, hem etler kontrolsüz tüketilmekte hem de sürülerde önlenebilecek hastalık bulaşmaya devam etmektedir. Tüberkülozlu etlerin de belli yöntemlerle kavurma haline getirildikten sonra tüketilmesi gerektiği düşünüldüğünde, kaçak kesimler ve özellikle kurban bayramlarındaki kontrolsüz kesimler de büyük risk oluşturmaktadır. Bursa da bu kentlerden biridir.
Son günlerde hayvancılıkta yaşanan ekonomik sorunların yarattığı hayvan kesimleri, özellikle dişi hayvanlarının kesimlerinin yasak olması nedeniyle kaçak kesime yönlenmeler, ithal edilen hayvanların resmi veteriner hekim kontrolünde olmaması tüberküloz başta olmak üzere bir çok zoonotik hastalığın sebebi olarak karşımızda durmaktadır.
Hayvansal gıda, çocukların gelişimi başta olmak üzere tüm insanların ihtiyaç duyduğu hayvansal proteini sağlaması açısından önemlidir; sağlıklı, güvenli, kolay ulaşılır ve sürdürülebilir olması gereklidir. Bu nedenle, hayvan sağlığı politikaları daha nitelikli oluşturulmalı, hayvancılık eğitimle de desteklenmeli ve Tarım ve Orman Bakanlığı veteriner hekim yetki ve kontrollerini daha etkin olacak şekilde sağlamalıdır.