Hayvanların evcilleştirilip insanlarla birlikte yaşamaya başlaması ile insanlığın en eski mesleklerinden biri olarak ortaya çıkar ‘’veteriner hekimlik.’’ Prof. Dr. Nihal Erk’in ifadesi ile ‘’modern veteriner ilminin babası’’ Claude Bourgelat’ın 1763’te Lyon’da dünyanın ilk veteriner okulunu açması ile bilimsel eğitimine başlamıştır. Ülkemizde ise 1842 yılında ilk bilimsel anlamda eğitimin verildiği ‘’Veteriner Okulu’’ açılmıştır. Böylece veteriner hekimlik ampirik tedavi yöntemlerinden çıkmış, hak ettiği bilimsel eğitime kavuşmuştur.
Veteriner Hekim yetiştiren veteriner hekimlik okullarının/fakültelerinin bilimsel eğitime başlamasının bugün 178.yıldönümü….
Kutlu olsun!
1842 yılından itibaren koruyucu hekimlik, sağlıklı hayvansal gıda, vektörel mücadele, hayvan ıslahı alanlarında hem hayvan sağlığı ve refahını gözeten, hem de hayvanlara uyguladığı koruyucu hekimlik uygulamaları ile aslında halk sağlığının koruyucusu olan veteriner hekimlik bugün hem mesleğin hem de toplumun hak ettiği yerde değildir.
Koruyucu hekimlik uygulamalarını bilimsel yöntemlerle yapmamak, hayvansal gıdalarda bağımsız veteriner hekim kontrollerini sağlayamamak, hayvan ıslahı konusunda bilimsel yöntemlerden uzaklaşmak hem hayvan sağlığını, ham halk sağlığını, hem ülke ekonomisini riske atmak demektir…
Veteriner hekimlik eğitimi 5 yıllık bir süreçte, teorik ve pratik eğitimin birlikte alındığı, veteriner hekim adaylarının laboratuvar, uygulama hastanesi, uygulama çiftliğinde eğitim aldığı, önce stajyer ve daha sonra intern hekim olarak eğitimini tamamladığı ve yüksek lisans diploması veteriner hekim olduğu hem pahalı hem de zor bir eğitim sürecidir.
Tüm bunlar olmadan, mezun veteriner hekimin hekimlik sanatını hak ettiği şekilde öğrenemeyeceği, bunun uzun vadede hayvan ve halk sağlığına olumsuz etkilerinin olacağı bir sır değil, son derece açık bir gerçektir.
Bugün açılan veteriner fakülteleri tüm bu gerçeklerden uzak, ne bilim ne de bilim insanı barındırmayan, içi boş binalardır.
Devletin veteriner hekim istihdam etmediği, hayvancılığın giderek azaldığı bir süreçte arka arkaya veteriner fakülteleri açılmış ve sayısı 32’ye ulaşmıştır.
Sürekli olarak veteriner hekim mezun eden fakültelerden mezun olan, halk sağlığının güvencesi veteriner hekimler iş bulamamakta, bulanlar da tüm özlük haklarından, yıpranma payından bile hakkını alamayacak şekilde yaşamlarını sürdürmeye mecbur edilmektedir.
Bütün bu sorunların merkezinde yer almasına rağmen, veteriner hekimlik bugün tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de COVİD-19 sürecinde doğal akışını yaşamıştır. Yani, virüslerle çalışmaya alışkın bir meslek olan, fakültelerinde ‘’VİROLOJİ’’ kürsüleri olan veteriner hekim bilim insanları önce COVİD-19 virüsünü izole etmiş, ardından aşı çalışmalarının içinde olmuşlardır.
178.yılımızda, tüm yöneticileri toplumsal açıdan önemi 1700’lerde anlaşılmış bu mesleğin eğitimi ve eğitim sonrası icrası ile ilgili olarak, hem hayvan sağlığını hem halk sağlığını gözeterek düşünmeye davet ediyoruz…
Bursa Veteriner Hekimler Odası adına
Başkan Hüseyin Bolten