Veteriner hekimliği mesleğinin uzun yıllardır yaşadığı hak kayıpları nedeniyle kutlamadan ziyade bir farkındalık yaratma süreci olarak değerlendirdiğimiz bugün Bursa basının değerli basın emekçilerinin, meslektaşlarımızın ve öğrencilerimizin katılımıyla BAOB Demokrasi Meydanı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdik.
Çelenk sunma, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından basın açıklamasını Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Veteriner Hekim Melike Baysal okudu.
Basın açıklamamız şu şekilde:
Değerli basın mensupları, değerli meslektaşlarım,
Her yıl Nisan ayının son cumartesi günü Dünya Veteriner Hekimler Günü olarak kutlanmakta ve hayvan sağlığı ve refahı, toplum sağlığı, çevre sağlığı alanlarında çalışan veteriner hekimler onurlandırılmaktadır.
Veteriner hekimler, hayvanların sağlıklı ve refah içinde yaşamasını sağlarlar, koruyucu hekimlik hizmetleriyle salgınları önleyerek toplum sağlığını korurlar; gıda denetimleri ile toplumun sağlıklı güvenilir gıda tüketmesini sağlarlar, hayvan varlığını koruyarak ve hayvancılığı geliştirerek hem ülke ekonomisine hem de halkın sağlıklı ve yeterli hayvansal gıdaya ulaşmasına katkıda bulunurlar. Ayrıca insan sağlığı ya da hayvan sağlığında kullanılan aşı ve ilaçların geliştirilme süreçlerinde aktif rol oynarlar. Görüldüğü üzere veteriner hekimlik mesleği toplum sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre sağlığı açısından yaygın etkileri olabilecek risklerin bertaraf edilmesinde en önemli bariyerdir ve bu nedenle aslında tüm dünyada stratejik bir konumdadır.
İşte bu nedenle bugün tüm dünyada onurlandırılan veteriner hekimlik ve veteriner hekimler için bizim ülkemizde aynı durum geçerli değildir. 1800’lü yıllardan itibaren, yaptıkları çalışmalarla dünya literatürüne giren, çığır açan bilimsel araştırmalar yapmış Türk Veteriner Hekimleri aynı takdiri görmemiş, aksine 1980’li yıllardan itibaren hem çalışma alanları daraltılmış hem de özlük hakkı kayıpları giderek artmıştır.
COVİD 19 dönemini hatırlayalım, Türkiye’ye özgü virüsü izole eden bilim insanı Prof. Dr. Aykut Özkul ve aşıyı geliştiren ekibin lideri olan Prof. Dr. Aukut Özdarendereli veteriner hekim olmalarına rağmen, aşılamada veteriner hekimlerin sağlık sınıfı dışında tutulması çarpıcı bir ayrımcılık örneğidir.
1946 yılından 2006 yılına kadar fiili hizmet zammı alan veteriner hekimlerin, 2006 yılında bu haklarından mahrum bırakılması hukuksuz ve gerçek bir hak gaspıdır, çünkü ne eğitimlerinde ne ünvanlarında ne çalışma alanlarında bir değişiklik olmamasına rağmen sağlık sınıfı dışında bırakılmışlardır.
2018 yılına kadar kamuda diğer hekimlik gruplarıyla aynı ücretleri alan kamu veteriner hekimleri, bir anda ünvanları ya da hizmet verdikleri alan değişmiş gibi ‘’hekim dışı’’ sınıfta değerlendirilerek akla ve izana da hukuğa da aykırı olarak yine bir ayrımcılığa maruz kalmışlardır.
Tüm bu sorunların kökeninde Beynelminel Cenevre Veteriner Hekimliği Sözleşmesi ile kurulmuş olan Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nün1984-85 yıllarında hukuksuz şekilde lağvedilmesidir. Üstelik Cenevre Sözleşmesine hala taraf olduğumuzu da ifade etmeliyim.
Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü yalnızca mesleğimize değil, hayvancılığa, hayvansal gıda arzına, aşı ve serum üretimlerine, enstitülere de zarar vermiştir.
İlk ve en önemli sorunumuz, kanunlar karşısında ve dünyada sağlık sınıfı bir meslek iken Türkiye’de sağlık sınıfı dışında bırakılmamızdır. Oysa 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 992 sayılı Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları Kanunu, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda Ve Yem Kanunu, 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği İle Odalarının Teşekkül Tarzına Ve Göreceği İşlere Dair Kanun, 5393 sayılı Belediye Kanunu 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi kanunu veteriner hekimlerin tereddüte meydan vermeyecek şekilde açıkça sağlık mensubu olduğunu belirlemektedir.
İkinci ve yine çok büyük sorunumuz plansız açılan ve eğitim eşitliğinin olmadı veteriner fakülteleridir.
İngiltere’de 11, Kanada’da 5, Amerika’da 30, tüm Avrupa genelinde 100 veteriner fakültesi varken ülkemizde 32 veteriner fakültesi vardır. Hayvancılıktaki gelişimi ile bilinen Hollanda’da sadece 1 veteriner fakültesi vardır.
32 fakülte her yıl 3000 ve bazen üstünde mezun vermekte, mezunlar Baknalık tarafından istihdam edilemekte, 5 yıllık ağır bir eğitimin ardından yüksek lisansla mezun olmuş işsiz veteriner hekimler ordusu oluşmaktadır.
Yurtdışına giden veteriner hekim sayısı yılda 3 ila 5 arasında değişirken, 2023 yılından itibaren 200’ün üstüne çıkmıştır.
Üçüncü önemli sorunumuz istihdam ve çalışma koşullarımızdır.
Devlet uzun yıllardır mezunların sayısı ile orantılı bir şekile atama yapmadığı için yeni mezun her veteriner hekim muayenehane açmaya yöneliyor.
Ülkemizde küçük hayvan ve büyük hayvan veteriner hekimliği serbest veteriner hekimlik üerinden yürümesine rağmen, benimsenen neoliberal ekonomi politikaları yüzünden muayenehane ve polikliniklerimizde çalışma koşullarımız zorlaştırılmakta, haksız ve orantısız cezalar veteriner hekimlere kolayca verilebilmektedir. Örneğin internette rahatça satılan bir ilaçla ilgili kayıtlarında ne meslek kanuna ne mali ne hukuki kanunlara aykırı olamayacak bir eksik olsa dahi, Bakanlık’ın e reçete sistemine uyumlu değilse veteriner hekimlere aynı etken madde ve isimli ilaç için 110 bin lira ceza kesilebilmektedir.
Serbest veteriner hekimliğin en önemli sorunlarından biri toplumumuzu çok yakından ilgilendirmekte.
Değerli basın mensupları ve değerli meslektaşlarım, Bursa’da yaptığımız bir araştırmayı sizinle paylaşmak istiyorum.
2004 yılında gıda değeri olan hayvanlar olan büyük hayvan kliniklerinin Bursa’daki tüm kliniklere oranı %76 iken 2024 yılında bu oran %16’ya düşmüştür. Meslektaşlarımızın kliniklerini kapatması ya da yeni kliniklerin açıklamamasının nedeni küçük ve orta ölçekli aile işletmelerinin yok olma noktasına gelmesidir. İş insanlarının değişik desteklerle açtıkları endüstiyel işletmelerin en büyük handikapı karlılıkları azaldığı anda işletmelerinin kapısına kilit vurmaları, hayvanlarını da satmak yerine çoğu zaman kestirmeleridir. Hem iş hem hayvan kaybı kaçınılmazdır bu durumdaki çoğu hayvan da ithal olduğu için ülke ekonomisinin zararını varın siz düşünün…
Sorunlarımızın her geçen gün arttığı diğer alan yerel yönetimlerdir, belediyelerde çalışan meslektaşlarımızın yıllardır hedef haline getirildiği yetmiyormuş gibi, son çıkan ve uygulanması mümkün olmayan yasayla hapis cezasıyla bile karşı karşıya kalmaları mümkündür.
Gıda, ilaç ve diğer alanlarda çalışan veteriner hekimler yıllardır iş ve ücret güvencesi olmadan ağır koşullarda çalıştırılmaktadırlar.
Veteriner hekimler sağlıkta şiddet yasası kapsamı dışında tutulduğundan çalıştıkları her alanda şiddet girişimlerine açık hale gelmişlerdir.
Tüm dünya gıda krizi, zoonozlar (hayvandan insana bulaşan hastalıklar), antimikrobiyal direnç, pandemiler gibi hayati riskler nedeniyle veteriner hekimlik mesleğini stratejik bir meslek olarak görüp desteklemektedir. Ancak ülkemizde, bırakın herhangi bir adım atılmasını her geçen gün kan kaybı devam etmektedir. Kamuoyunun bilmesini isteriz ki, bu alanlarda yaşanan olumsuzluklar, aslında toplum, hayvan ve çevre sağlığı ile hayvansal gıdaya ulaşmada yaşanacak daha büyük sorunlar anlamına gelmektedir.
Bir dahaki Dünya Veteriner Hekimler Günü’nü tüm bu sorunların çözümüne yönelik bilimsel ve etkili adımların atıldığı bir ortamda kutlayabilmek için; yetkilileri göreve, halkımızı da kendilerini de ilgilendiren bu sorunlara duyarlı olmaya, tüm meslek örgütlerimizi, mesleki sivil toplum kuruluşlarımızı ve meslektaşlarımızı birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.
Meslektaşlarımıza ve kamuoyuna saygıyla duyuruyor ve tüm meslektaşlarımzın her şeye rağmen Dünya Veteriner Hekimler Günü’nü kutluyoruz.


